“`html
Gizemli 48 Saat: Orta Doğu’da Tarihi Bir Dönüm Noktası
Takvimlerinizi işaretleyin:
21 Temmuz 2025…
Ve onu takip eden 48 saat.
Bu dönem, Orta Doğu tarihinde önemli bir yere sahip olacak çünkü bu süre zarfında ardı ardına yaşanan üç olayın yankıları uzun zaman boyunca hissedilecek.
İstanbul Havalimanı’nda Olaylar Başlıyor
Belirleyici 48 saatin başlangıcı, 21 Temmuz Pazartesi gecesi İstanbul Havalimanı’nda gerçekleşti.
O gece, çok az sayıda kişi tarafından fark edilen bir tutuklama yaşandı.
Havalimanında görevli polisler tarafından gerçekleştirilen bu operasyon, yerel istihbarat birimleri tarafından planlandı.
Hızla Sınır Dışı Edildi
Tutuklanan şahıs, gece yarısını geçtikten kısa bir süre sonra uluslararası bir uçağa bindirilerek bilinmeyen bir yere gönderildi.
Şimdi, bu olayın merkezinde yer alan kişiyi daha yakından tanıyalım.
Müslüman Kardeşler’in Türkiye Temsilcisi
Bu kişinin adı Mohamed Abdelhafız’dı…
Pasaportundaki ismi ise Mohamed Abdel Hafeez olarak geçiyordu.
Mısırlı olan bu şahıs, Müslüman Kardeşler hareketine dair önemli bir görev üstlenmişti.
Ardında, Mursi’nin devrilmesinin ardından Türkiye’ye yerleşip, İstanbul’dan Sisi hükümetine karşı direnişi örgütleme çabası vardı.
Devletin Sessizliği, Ailesinin Belirsizliği
Abdelhafız, Mısır hükümeti tarafından “terör örgütü üyesi” olarak aranan bir isimdi.
İstanbul Havalimanı’nda gerçekleşen tutuklama ve sınır dışı etme süreçlerinin detayları hala belirsizliğini koruyor.
Ailesi ve avukatı, sınırdışı edildiğini ancak nerede bulunduğuna dair herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarını belirtti.
Ankara’nın ise konuyla ilgili resmi bir açıklama yapmadığını ekleyelim.
Abdelhafız’ı Kabul Edecek Bir Ülke Var mı?
Şu an Müslüman dünyada Abdelhafız’ı kabul edecek pek fazla ülke bulunmuyor.
Körfez ülkeleri, Müslüman Kardeşler’i Türkiye’deki “FETÖ” yapılanması gibi görüyor.
Tek umut olan Kuzey Afrika ülkesi Tunus’ta ise olayların gelişmesi, İhvan’a kapıları kapatmış durumda.
Gannuşi’nin hapse girmesi, bu durumu daha da zorlaştırdı.
Dışişleri’nden Dikkat Çeken Bir Paylaşım
48 saat sonra, Dışişleri Bakanlığı’nın Instagram hesabından yapılan bir paylaşım dikkat çekti.
Fotoğrafta Türkiye ve Mısır bayrakları yan yana görünüyordu; altında ise şöyle bir not vardı:
“Mısır Arap Cumhuriyeti’nin milli günü kutlu olsun.”
Bu durum, bazı yorumcular tarafından Abdelhafız’ın Mısır’a gönderildiği ihtimalini güçlendirdi.
İhvancıların Sonu mu?
Bir bakıma, bu durum Mısır yönetiminin 21 Temmuz gecesi İstanbul’da gerçekleşen sınırdışı sürecini kutlamasına benziyordu.
Bu gönderim, Müslüman Kardeşler hareketinin Türkiye’den tamamen silinmesi için atılmış bir adım olarak yorumlandı.
Uzaklarda Bir “Son İhvancı” Var mı?
İstanbul’dan taraf edilen son İhvancı’nın nereye gittiğini bilmiyoruz.
Ancak, Mısır’daki hapishanelerden birinde olduğunu düşünmek, bu durumun ciddiyetini artırıyor.
48 saat içinde yaşanan iki büyük olay, bu ihtimali güçlendiriyor.
Suriye’den Gelen Yardım Talebi
Dışişleri Bakanlığı’nın paylaşım yaptığı gün, 23 Temmuz, Suriye Devlet Başkanı Colani tarafından Türkiye’den resmi bir yardım talebinin iletilmesiyle de tarihe geçti.
Türkiye’nin böyle bir yanıt alması dikkat çekici.
15 Aralık 2024’te Türkiye, Suriye’ye yardım etme taahhüdü vermişti.
Bu yardım isteğinin 23 Temmuz’a denk gelmesi, tesadüf mü?
Sembolizmin Gücü
Orta Doğu’da semboller önemli bir yere sahip.
21 Temmuz ile 23 Temmuz arasında gerçekleşen olaylar, özellikle Müslüman Kardeşler hareketinin sona erdiğini gösteriyor.
Şimdi, iki ana soru var: İhvan’ın HAMAS’tan silinmesi ve Suriye’de istikrarın sağlanması.
İki Yönlü Strateji
Son 48 saat, Türkiye’nin bölgedeki stratejisinin ne denli titiz ve kapsamlı olduğunu gözler önüne seriyor.
Hakan Fidan’ın önderliğindeki diplomasi, dikkatlice sürdürülüyor.
Diplomatik ilişkilerdeki ani kırılmaların önüne geçiliyor ve Türkiye, bölgedeki istikrara yönelik önemli adımlar atıyor.
İlk Adım: Türkiye-İsrail İşbirliği
Bu dönem aynı zamanda Türkiye ile İsrail arasındaki işbirliğinin de hız kazanacağına işaret ediyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, bu süreçte kritik bir rol üstleniyor.
Türkiye’nin bölgedeki iş gücünü artırması, barışçıl adımların atılmasına zemin hazırlıyor.
Sonuç: Barış İçin Bir Umut
Kısacası, tüm bu gelişmeler Türkiye ve İsrail arasındaki işbirliğini gerektiriyor.
İki ülkenin diplomasi ve istihbarat alanındaki iş birliği, bölgedeki barış ve güvenliğin sağlanması için yeni bir dönemi başlatabilir.
Bu, hem Türkiye hem de Orta Doğu için önemli bir fırsat sunuyor.
Ertuğrul Özkök
“`